Birinci Dünya Savaşı’nın ülkeyi kasıp kavurduğu, ülkenin işgal edildiği günler… Kadınların hem eğitim hem de üretim alanında var olmaya çalıştığı, üstelik işgalcilere karşı erkeklerle omuz omuza mücadeleye girdiği yıllar… Bir aşk üçgenindeki çıkmazı görüp kendini feda eden Osman Fahri’nin şiirlerinden damıtılıp Şükûfe Nihal’in gönlüne sunulmuş mektuplar…
Bir Osmanlı subayı olan babasının isteğine boyun eğerek erken yaşta evlenen Şükûfe Nihal, kocasından ayrıldıktan sonra Darülfünun’da öğrenim gören ilk kadın öğrencilerden biri olmuş, Millî Mücadele’yi desteklemiş, şiirler yazmıştır. Şükûfe Nihal’e ilk görüşte âşık olan Osman Fahri, ömrünce aşkının peşinde pervane olmuş, her şiirini, her bir mektubunu onu düşünerek ona yazmıştır.
İki şairin hazin aşkının odağa alındığı Hiç Aklıma Gelmezdi Ayrılık, Birinci Dünya Savaşı ve işgal dönemi Türkiye’sinin siyasal, toplumsal ve edebî hayatına ışık tutuyor. Bu ışığın aydınlattığı alanda neler yok ki: Devrin kahramanları ve bigâneleri… Osmanlı’nın son döneminde yaşanan zorluklar, çaresizlikler... Yangın, kıtlık, işgal, yok sayılma ve yeniden canlanma… Yokluk içinde modern bir hayat kurma çabası, kadınların okula ve hayata katılması… Ve aşk; sımsıcak, hazin, umutsuz bir aşk…
Hiç Aklıma Gelmezdi Ayrılık, zor coğrafyanın en sıkıntılı yıllarında heba olan bir aşkın, iki şairin, Osman Fahri ile Şükûfe Nihal’in öyküsü.