"...Cumhuriyet, asker ağırlıklı bir bürokrasi tarafından kurulup biçimlendirilmiştir. Bürokrasi, bir şeylere rağmen varolmuş, devrimci bir saf veya süreçten gelmiş değil, doğrudan doğruya Osmanlı’nın bürokrasisidir. Büro’sunu da kratos’unu da Osmanlı’dan, Osmanlı olarak almıştır. Cumhuriyet, söz konusu bürokrasinin kaynağı değil, zaten mevcut olan bir gücü meşrulaştırmanın yolu/aracı durumundadır... ...Bu arada ‘vatandaş’ın da, farklı insanların farklı kimliklerini eşit haklarla donatıp eşit derecede güvence altına alan hukuksal bir statü olmaktan çıkıp, bizatihi bir kimlik ve kedisine hayat hakkı tanınan yegane kimlik olarak tanımlanması: insanların takacakları serpuştan dindarlık derecelerine, giyecekleri kıyafet ve de giyinemeyecekleri renklerden atacakları gazelin diline, dinleyecekleri müzikten kimlerden olduklarının bilincine vb..., bütün ölçütleri devlet tarafından belirlenmiş ısmarlama bir kavim, bir devlet kavmidir"... Elinizdeki kitapta Kadir Cangızbay, Osmanlı-Cumhuriyet sürekliliğinin yanı sıra devlet-halk katları arasındaki uçurumun derinliğini ve Osmanlı’dan devralınan çarpıklıkların, Cumhuriyet’le birlikte iyice derinleşen devlet-hukuk/vatandaş/din, zorlama modernleşme, toplumu köklerinden koparma vb... gibi günümüz Türkiye’si gündeminde yoğun olarak tartışılan konularda "sosyolog"ça bir yaklaşımla derin tahlil örneklerinin yanı sıra yol açıcı-ses getirici bir çalışmaya imza atmış oluyor.