Muhammed Hira’da bir düş gördü. Dağdan indi ve oraya bir daha dönmedi. Ancak gördüğü düşün peşini hiç bırakmadı. Muhammed ve arkadaşlarının düşe getirdikleri tevil, tabir ve yorum, toplumda yer eden kehanetin -peygamber beklentisinin- kendini gerçekleştiren aracı oldu. Bir düşün ardından bir din ve çağlara damga vuran bir medeniyet doğdu. Tarih bir düşle istikamet değiştirdi. Araplar bu düşe tabi olup dünyayı fethetti. Çok sayıda devlet ve hükümdarlık Muhammed’in düşüne sarılarak varlık ve meşruiyet kazandı. Birçok toplum hâlâ onun ardı sıra gitmeye devam ediyor. Oysa sadece bir rüyaydı o. “Düş”ün o günkü dünyanın ve koşulların ürettiği bir psikoloji ile görülebilecek ve etki uyandırabilecek bir rüya olduğu anlaşılmadan hikâye sürmeye devam edecek.