J.K. Rowling’den Yeni Hikâye: Ickabog
Etrafına dehşet saçan bir canavar ve her şeye rağmen umudunu asla kaybetmemek üzerine müthiş bir macera.
İki at kadar büyük.
Gözleri ateş topu gibi parlıyor.
Uzun, jilet gibi keskin pençeleri var.
Ickabog geliyor…
Bir zamanlar Kornukopya Krallığı dünyanın en mutlu yeriydi. Bir sürü altını, hayal edebileceğiniz en zarif bıyıklara sahip bir kralı ve yediğinde insanı mutluluktan dans ettirecek kadar nefis yiyecekler sunan kasapları, pastacıları ve peynircileri vardı.
Her şey mükemmeldi – tabii efsaneye göre korkunç canavar Ickabog’a ev sahipliği yapan Kuzey’deki çamurlu ve sisli Bataklık Diyarı dışında. Ickabog’un çocukları terbiye etmek için onları korkutmak amacıyla anlatılan bir efsaneden başka bir şey olmadığını aklı başındaki herkes bilirdi. Fakat efsanelerin tuhaf bir yanı vardır, bazen kendi kendilerine can bulurlar.
Bir efsane çok sevilen bir kralı tahtından edebilir mi? Bir zamanlar refah içindeki bir ülkeye diz çöktürebilir mi? Peki bir efsane iki cesur çocuğu hiç istemedikleri, hatta akıllarının ucundan dahi geçmeyen bir maceraya sürükleyebilir mi?
Cesur olduğunuzu düşünüyorsanız eğer, bu kitabın sayfalarını çevirin; gerçeğin, umudun ve arkadaşlığın gücünün her şeyin üstesinden gelebileceğine dair, yaşayan en iyi hikâyecilerden birinin kaleminden yepyeni, nefes kesen bir masal keşfedeceksiniz.