Bugün on ülkenin topraklarından geçen Tuna Nehri, Osmanlılar döneminde Avusturya’dan sonra Osmanlı sınırları içine giriyor ve tamamen Osmanlı toprakları üzerinden Karadeniz’e ulaşıyordu. Tarih boyunca parçalı bir hâkimiyet altında olan bu uzun su yolunun Budapeşte’den Karadeniz deltasına kadar tek bir güç olarak kontrol edilmesi, bölgeye mahsus güçlü bir donanma kurulmasını gerektirmişti. Askerî harekâtlara nehir üzerinden lojistik destek sağlamak ve bölgede güvenliği tesis etmek amacıyla kurulan Tuna Donanması, özellikle Balkanlar ve Orta Avrupa'da gerçekleştirilen Osmanlı seferlerinde stratejik bir rol oynadı. Nehir savaşlarına uygun, hafif ve hızlı gemilerden oluşan donanma, Osmanlı’nın kara ve deniz güçlerinin birleşik operasyonlarında kilit bir faktördü.
- Osmanlı-Rus ve Osmanlı-Avusturya savaşlarında önemli görevler üstlenen Tuna Donanması’nın teşkilat yapısı nasıldı? Kapudanlar, başbuğlar ve kethüdalar arasındaki organizasyon hangi temeller üzerine kurulmuştu?
- Tuna Donanması’nda hangi tip gemiler ne şekilde kullanıldı? Nehir donanmasının gerekleri açık deniz donanmalarından nerelerde ayrışıyordu?
- Donanma, savaşlarda nasıl bir rol üstlendi? Nehrin muhafazasına ve sefer lojistiğine yaptığı katkılar nelerdi?
- Tuna Donanması’nın üstlendiği mühimmat, asker ve zahire nakilleri sırasında yaşananlar Osmanlı’nın idarî anlayışına ve o günkü iktisadî ve sosyal koşullara dair neler söylüyordu?
Dr. Seyfullah Aslan, bölgede Osmanlı hâkimiyetinin korunması açısından kritik bir rol üstlenen Tuna Donanması’nı II. Viyana Kuşatması’ndan Pasarofça’ya uzanan evrede tüm boyutlarıyla ele alıyor.
“Seyfullah Aslan’ın İmparatorluğun Tuna Donanması, Teşkilât ve Faaliyetler (1683-1718) adlı kitabı nehir tarihleri alanına yeni bir ufuk getirecektir. Bu eseriyle yazar, sadece bir nehrin tarihini en iyi şekilde araştırmanın yollarını göstermekle kalmamış, arşiv belgelerinin girdaplarında güvenle dolaşmanın ipuçlarını da sunmuştur.”
Prof. Dr. İdris Bostan