Dünyanın en eski medeniyet bölgelerinden İran, konumu sebebiyle binlerce yıldır insanlığın her veçhesiyle karşılaşmış, üzerinde kurulan irili ufakları bütün devletlerle en eski çağlardan bugüne kadar dünya siyasetinin şekillendiği her zaman en önemli coğrafyalardan biri olmuştur. Dünya tarihinde Eran, Pers Diyarı, Acemistan ve İran gibi isimlerle anılan bölge, MÖ on binlerden başlayıp günümüze kadar kesintisiz olarak insan yerleşimlerine ev sahipliği yapmıştır. Uzun yıllar Moskova Uluslararası İlişkiler Enstitüsü müdürlüğü ve Doğu Ülkeleri Tarihi Bölümü başkanlığı yapan Mihail Sergeyeviç İvanov’un editörlüğünde, St. Petersburg ve Moskova Üniversitelerinin İran uzmanları tarafından hazırlanan İran Tarihi –En Eski Çağlardan Yirminci Yüzyıla- başlıklı bu kapsamlı çalışma, İran tarihini 4 ana bölümde ele alıyor: Antik Çağ’da İran, Orta Çağ’da İran, Yeni Çağ’da İran ve Yakın Çağ’da İran. Rus uzmanların bu zaman merkezli tasnifi, bölgede kurulan ve birbirlerinden karakteristik ölçüde farklılık arz eden çok sayıda siyasi teşekkülün daha kolay ve daha anlaşılır bir şekilde takip edilmesini sağlaması bakımından oldukça faydalı görünüyor. Kitabın Antik Çağ tarihi bölümünde, İran topraklarına yerleşen insan topluluklarının en eski izleri ve bölgedeki ilk devlet oluşumları ele alınırken arkeolojik kazılardan elde edilen son veriler dikkate alınmıştır. Bu bölümde, dünyanın ilk süper gücü kabul edilen Ahameniş Devleti’ne özel bir yer ayrılmıştır. Ahameniş Devleti’nin ve Büyük İskender’in Doğu seferi sonrasında kurulan Selevkos, Part ve Sâsânî Devletleri de bu bölümde ayrıntılı bir şekilde işlenmiştir. Orta Çağ bölümü, Arap fetihleriyle birlikte yeniden şekillenen İran’ın tarihiyle başlayıp, önce Türklerin ve ardından Moğolların bölgeye hâkim olmasıyla birlikte değişen siyasi ve kültürel yapı üzerinden Yakın Doğu’nun değişen ilişkilerini gösteriyor. Yine bu bölümde, Moğollardan sonra ortaya çıkan kaotik yapı inceleniyor ve Safevi Devleti’nin gerek bölgede düzeni sağlaması gerekse komşularıyla ilişkisi bağlamında dünya siyasetinde etkin bir konuma yükseldiği devirle sona eriyor. Yeni Çağ bölümünde, Afşar ve Kaçar Hanedanları gibi Türk soylu hükümdarlarca kurulan devletlerin tarihi anlatıldıktan sonra, bölgede uzun yıllara yayılacak İngiliz-Rus nüfuz rekabeti ve Rus-İran Savaşları üzerinden 1905-1911 İran Devrimine giden süreç değerlendirilerek Birinci Dünya Savaşı yıllarında bölgedeki siyasi durum ve sömürgecilik faaliyetleri aktarılıyor. Kitabın son kısmını teşkil eden Yakın Çağ’da İran bölümünde ise, bağımsızlık hareketleri, Kaçar Hanedanlığı’nın yıkılışı ve Pehlevi Hanedanlığı’nın yönetime gelişi, İkinci Dünya Savaşı yıllarında İran,1953 Petrol Darbesi ve demokratikleşme hareketleriyle birlikte 1979 İran Devrimi’ne kadarki yakın dönem İran’ının çalkantılı siyasi ve iktisadi hayatına odaklanılıyor.