“Zekât toplumdan kazanılan malın bir kısmının yine topluma aktarılmasından ibaret sosyal içerikli, evrensel, muhkem bir ibadettir. Dağ başında yahut çölde yalnız yaşayan insanın mal kazanması söz konusu olamaz. Belki kişiler malı insanlardan kazanırlar. İşte o insanlardan bazıları belli sebeplerle gözetilmeye muhtaç duruma düşünce, kazanılan bu malın bir kısmını onlara vererek mutluluğu tatmak en güzel ve tabii bir eylemdir. Zekât ibadeti işte bunun için farz kılınmıştır.”
“Bu vesile ile bütün semavi dinlerde de var olan ve İslam'ın beş temel emrinden biri yapılan zekât ibadetini anlamak, onu bütün detayları ile kavramak Müslümanların farz derecesindeki görevlerinden biridir. Bu farzı yerine getirmek için özellikle âlimlerin yoğun emek harcamaları gerekir. Zekât hakkında yazılmış olan elinizdeki kitabın, bu emeğin bir parçası olması en büyük temennimizdir. Zekâtı anlamak, onu sadece bilgi olarak algılamakla tamamlanmaz. Belki onun kurumsal yönünü de anlamak gerekir. Bu sebeple biz bugün zekâtı kurumlaştırmanın da farz olduğuna inanıyoruz. Çünkü farz olan ibadetin yaşanmasını sağlayan şey de farzdır. Camisiz namaz ibadeti olmadığı gibi, kurumsuz zekât ibadeti de olmaz. Bu çalışma uzun zamana ait bir çabanın ürünü olup, onu bu farizayı yerine getirme çabası olarak da değerlendirmek mümkündür. Bu kitapta, elden geldiğince konu, zekât literatürü taranarak detaylı bir şekilde araştırılmıştır. Kitabın adından da anlaşılacağı üzere, bu çabanın hedefi, sadece bilgi yığınını sunmaktan ibaret değil, belki Allah'ın farzı olan zekâtın, Asr-ı saadette olduğu gibi kurumsal çerçevede hayata geçirilmesine katkıda bulunmaktır. Kitap bu amaca hizmet noktasında zerre miktar katkı sağlamışsa, bu bizim için büyük bir mutluluk vesilesidir. Okuyucularımızın kitaptan azami derecede yararlanmalarını umuyoruz. Unutulmamalıdır ki çağımızda zekât, sosyal güvenlik sorununu çözecek güce sahiptir; aynı o zamanda toplumun çimentosudur.”