Dünya ekonomisinin mevcut dinamikleri, kredi tedariğinin ve girişimciliğin sosyo-ekonomisinde dikkate değer değişiklikler göstermektedir. Paylaşım ekonomisinin ortaya çıkışı; iş birliğine dayalı temsilcilik, ağ oluşturma ve girişimciliğin yenilikçi modellerini teşvik ederken ekonomik aktörler de kârlılığı ve toplum refahını teşvik edebilecek daha sürdürülebilir bir kalkınma arıyor. Bu kitap, ekonomik verimlilik ile sosyal etki arasındaki dengenin, piyasanın bir mübadeleden topluluk odaklı bir kuruma dönüşmesine katkıda bulunduğu, değişim hâlindeki ekonominin en önemli örneği olarak İslami sosyal finansı araştırıyor.
Toplanan makaleler, İslami bir perspektiften girişimciliğin sosyal boyutunu analiz ederek “paylaşma”, dağıtım ve iş birliği anlayışlarının İslam’da piyasanın “refahın paylaşıldığı” yer olarak kavramsallaştırılmasını ne ölçüde etkilediğini vurgulamaktadır. Katkıda bulunan yazarlar, bu paradigmanın kavramsal “köklerinden” onun faal “dallarına” doğru hareket ederek paylaşım ekonomisi, FinTech ve kitle fonlamasından mikrokredi, vakıf, zekât, sukuk ve yeşil yatırımlara kadar finansal piyasadaki en son eğilimleri topluluk refahı adına şer’î temelli stratejilere bağlayarak İslami sosyal finansın uygulamalarını ele almaktadır.