Yazı masasının çekmecesinden tabancayı aldım ve ateş ettim. Alnının ortasına ateş ettim.”
Bir pansiyonda yalnız başına yaşayan genç bir kadın, kendisinden yaşça büyük bir adamın cazibesine kapılır. Tanımadığı bu adama âşık olduğuna kendisini ikna eder. Evlenirler, çocuk sahibi olurlar. Ancak kocasının ilgisizliği çok geçmeden sadakatsizliğe dönüşecek ve kadın, kimsesizliğinin ve çaresizliğinin tek bir çözümü olabileceğini fark edecektir.
Natalia Ginzburg, toplumun kayıtsızca azap çekmeye terk ettiği bir kadının çekmecedeki tabancaya uzanışının hikâyesini, öfkesini hiç gizlemeden ya da tatlandırmadan, oldukça yalın bir şekilde ifade ediyor: İşte Böyle Oldu.
“Natalia Ginzburg yeryüzünde kalan son kadın. Öbür insanların tümü erkek.”
Italo Calvino
“Ginzburg bize kadın ifadesine ve nasıl bir ses olduğuna dair yeni bir şablon sunuyor.”
Rachel Cusk, Çerçeve’nin yazarı
“Ginzburg’un tarzı, esrarlı açıksözlülüğü, zorlama ya da soğuk gözükmeden şeyleri gerekli, dürüst ve açık bir şekilde ortaya dökmeye yönelik sağlıklı becerisi aklımı başımdan aldı.”
Maggie Nelson, Argonautlar’ın yazarı