Bu çalışma Batılı bir toplumun dış görünümüne sahip, Batıya ait uygulamalı bilimlerden yararlanmayı tartışmasız bir şekilde başarmış, yüzlerce yılda gerçekleştirilebilecek bir başarıya inanılmaz bir çaba harcayarak otuz yılda imza atmakla birlikte aslında Avrupa’nın MÖ ait yüzyıllardaki görünümüne sahip olmayı sürdüren şaşırtıcı bir Doğu toplumunun görüntüsünü sunuyor.
Oysa kökenler ve nedenler konusundaki çalışmalar bu tuhaf ve psikolojik açıdan bizden çok uzaklarda bulunan dünyanın sunduğu manzaradan aldığımız keyfi bozmamalı. Eski Japonya’nın görkemi ve güzelliğini neye borçlu olduğunu öğrendiğimizde niteliğinden bir şey yitirmiyor. Geleneksel iyilik anlayışı ve davranışlardaki zarafet bizi büyülemeyi sürdürecek, çünkü bin yıl boyunca kılıç tehdidiyle gelişip, olgunlaştıklarını öğreneceğiz. Kuşaklar boyunca en ufak bir sürtüşmenin bile sert bir şekilde cezalandırıldığı ve böylesine bir baskıyı zorunlu kılan kan davası gütme âdetinin herkesi ağzından çıkan sözlere ve yaptığı hareketlere çok dikkat etmeye zorladığını öğrensek bile bu toplumun nazik olduğu ve hiçbir tartışmaya tanık olmadığımız bu dünyadan hoşlanacağız. Eskiden en büyük acılar içinde kıvranırken bile gülümsemekten kaçınmanın insanın ölmesine yol açtığı bir kölelik döneminden geçildiğini öğrensek bile bütün insanların gülümsediğini görmek bizi büyüleyecek. Neredeyse tamamıyla ortadan kaybolmuş bir dünyaya özgü üstün bir ahlâk anlayışını temsil eden ve hangi acılara katlanarak şu andaki görünümüne sahip olduğunu öngörebileceğimiz eski aile terbiyesinin biçimlendirdiği Japon kadınına hayranlık duymayı sürdüreceğiz.