1958’de Pasternak’a gönderdiği bir mektupta Camus şöyle yazıyor: “19. yüzyıl Rusyası olmasaydı ben bir hiçtim. Beni besleyen ve gücüme güç katan Rusya’yı sizin şahsınızda yeniden keşfettim.”
1956 yılında SSCB’nin Rus edebiyatının büyük şairi Pasternak’ın tek romanı Doktor Jivago’yu ülkesinde yayımlatmasına izin vermemesi, ABD için eşi görülmemiş bir propaganda fırsatı yaratmıştı.
Peter Finn ve Petra Couvée’nin, romanın yayımlanmasında CIA’in oynadığı rolü gösteren belgelere ulaşmaları ve bunları büyük bir titizlikle incelemeleri sonucu ortaya çıkan kitap, bir casusluk serüveni heyecanıyla okunuyor. Bir edebi eserin, CIA ve KGB arasındaki kültürel propaganda ve istihbarat mücadelesine alet edilişini ayrıntılarıyla anlatan Jivago Vakası’nda yasadışı yöntemlerle yürütülen gizli operasyonlar, paravan yayınevleri, kaçakçılık, sansür, bir aşk hikâyesi ve paranoya iç içe geçiyor.
“Kapsamlı araştırmalara dayanan, olgulara dair ayrıntılarda fevkalade titiz, yargılarında isabetli ve uzun süre boyunca alanında belirleyici olacak etkileyici bir çalışma.”
- New York Review of Books