1912-1992 yılları arasında yaşayan Amerikalı yazar, bestekâr ve filozof John Cage; 4’33” ismini verdiği, performans süresince icracının hiçbir enstrüman çalmadığı deneysel bestesiyle bilinir. “Buradaki amaç,” der John Cage, “performans sırasında izleyicinin etrafın sesini dinlemesini sağlamaktı.” 4’33” gibi pek çok çığır açıcı eser, yalnızca John Cage’i savaş sonrası avangart hareketin öncülerinden biri yapmakla kalmamış, aynı zamanda onun eserleri etrafında kopan tartışmaların da temelini oluşturmuştur.
New Hampshire Üniversitesi’nde müzik teorisi, müzik eleştirisi, John Cage, J. S. Bach ve opera gibi çeşitli dallarda dersler veren Rob Haskins, burada, John Cage’in sanata ve estetiğe radikal yaklaşımını, gündelik yaşam ile sanatın yekvücut olduğuna ilişkin düşüncesini deyim yerindeyse didik didik ediyor. Cage’in geleneksel sanat tekniklerini reddeden ve çağdaşları arasında infial yaratan eserlerinin ardında yatan fikirleri de masaya yatıran bu çalışma, aynı zamanda, başta Zen Budizm’i olmak üzere çeşitli Doğu kültürlerinin Cage üzerindeki etkilerini de inceliyor. John Cage’in bu biyografisi, 20. yüzyılın sanat anlayışına yaklaşımımıza katkıda bulunmasının yanı sıra, dünyaca ünlü ve bugün hâlâ tartışılan bir insanın hayatına fevkalade detaylı bir bakış getiriyor.