Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, toplumsal hafızamızın derinliklerine itilenleri, derin örgütlenmelerle katlanarak devredilen zulmü, kuşaklar arasına kasten sokulmuş o kamayı incelikli anekdotlarla hatırlatıyor.
Dünde yaşanılan kadar, bugün de içinden geçtiğimiz kesitlerin gerçek anlamını, muktedirin yansıttıklarının arkasını da görebilmek, sonsuza dek karanlığa gömülmemek için yeniden inşa edilmesi elzem olan köprünün harcını kendi tanıklıklarımızla karıyor. Karanlık cunta rejimini, manipüle edilen medyayı, işkencehanelerden farksız cezaevlerini, giderek niteliksizleşen entelektüel ve toplumsal yaşamı yıllara yayılan bir toplumsal izlek eşliğinde okurlarına sunuyor.
Mavioğlu "nevi şahsına münhasır" dese de hepimize dair notlar bunlar; toplumsal hafızamızı canlandırmak, belleksizleştirmeyle ve örgütlü kimliksizleştirmeyle mücadele etmek adına, hem bu cendereye tanıklık edenlerin hem de "yaratılan" yeni kuşağın kılcal damarlarımıza dek işleyen bu büyük sosyal dönüşümü kavraması için panoramik bir yakın tarih okuması.