Yaşam, türlü zorluklarla boğuşan, karşısındaki egemenlere kıyasla gücü sınırlı ve kendi gücüne güvenmek yerine sürekli sığınacak bir büyük aramaya zorlanmış küçücük bir halk olan Kıbrıslı Türk halk için bile olsa “devrimcilik olmadan olmaz” diyor. Halkın gözünde sağ ve solu kısmi farklılıkları dışında aynı gören anlayış kapitalist gerçekliğinin sınırlarını
zorlayan devrimci bir pratik olmadan kırılamaz. Siyaseten solda tanımlanmanın Kıbrıs sorununda takınılan tavra indirgenmesi; Kıbrıslı Türk solunu bu sorun dışında söz söylemeyen bir konuma, bu konum da Kıbrıs sorununu liberal aklın ötesinde düşünemeyen bir pozisyona itti. Oysa her gün yüzümüze çarpan bir gerçeklik var ki, günlük yaşamın sorunlarla dolu gidişatına yön verme çabası olmadan devrimci politika, devrimci politika olmadan da Kıbrıs’ta bir anlaşma olsa bile gerçek bir barış olamaz.
Münür Rahvancıoğlu kitabında bizi, gündemimizi yaşamın gerçekliği üzerinden belirlemeye ve güncel sorunlarımız olan yoksullaşma, gericilik, asimilasyon, milliyetçilik, ataerki, örgütsüzlük, yılgınlık, mücadele anlayışı ve bu sorunlardan temellenen sahici bir Kıbrıs sorunu tartışmasına davet ediyor. Bir diğer değişle, liberal aklın açmazlarıyla sıkışan solu devrimci bir Marksizme çağırıyor.
Ali Şahin