Kağıdın icadının uygarlıkların gelişimindeki hayati önemini reddetmez kimse, ne var ki kağıdın tarihini çoğumuz bilmeyiz. Bu kitap, ortaçağda İslam diyarlarında yaygınlaşan kağıdın yaşamın her yönünü nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor. Batı Asya'daki Müslümanlar, 8. yüzyıl başında Çin'den kağıt yapımını öğrendiler; beş yüz yıl sonra bu bilgiyi İspanya'daki Hıristiyanlara aktardılar. Kağıt, bilginin kuşaktan kuşağa geçmesini sağlayıp kültürler arasında bir köprü oluşturdu. Jonathan M. Bloom hikayesinde kağıdın 2000 küsur yıl önce Çin'de icat edilmesinden başlıyor. Batı Asya ve Kuzey Afrika'da İslam ülkelerine girişiyle devam ediyor. Kağıt; yazının gelişimini, kitabı, matematiği, müziği, el sanatları, mimariyi, hatta mutfaklarımızı etkiledi. Örneğin 14. yüzyıldan itibaren İslam ülkelerindeki binalar birbirine benzedi, çünkü kağıt üstüne çizilen planlar, bir mimarinin belki hiç görmediği bir taşra kenti için bina tasarlamasına olanak sağlıyordu. Çömlekçiler tasarımlarını örnek kitaplarından aldı, dokumacılar eskizler ya da grafiklerdeki desenleri çözmeyi öğrendi. Kağıt almasa belki ünlü Uşak madalyon halıları o kadar ince nakışlı olamazdı, çünkü bu halıların desenlerini saray atölyelerindeki sanatçılar kağıda çiziyor, halı dokuyanlar da bu kağıda bakarak düğümlerini atıyorlardı. Ebced hesabından ciltçiliğe, müzikten savaş planlarına, bezeme sanatından soyağaçlarına, kağıdın etkilenmediği hiçbir alan yoktu.
Kağıt sayesinde Şehname'ler, Binbir Gece'den Kelile ve Dimne'ye kadar masallar ve ilkçağın görkemli yapıtları kopya edildi, bilgi kuşaklar boyunca aktarıldı, birikti. Kağıdın 8, yüzyıldan 14. yüzyıla kadar İslam ülkelerindeki serüvenini bize zengin görsel malzeme ve nefis bir üslupla anlatan Jonathan M. Bloom, Boston College'da İslam ve Asya Sanatı Profesörü, İslam Sanatı ve Mimarisi kitabının da ortak yazarı.