Tamamını yayımlamaya başladığımız Rougan-Macquart dizisinin onuncu kitabı olan Kadınlar ve Erkekler'de Zola aynı apartmanda yaşayan kentsoyluların çıkar ilişkileri üzerine kurulu yaşamlarını anlatır. Zola'nın bölye bir yapıt yazmaya karar vermesinin en önemli nedeni toplumda gözlemlediği giderek artan yozlaşmadır. Doğalcı bir yazar olarak Zola, son derece iyi bir gözlemcidir ve bu yozlaşmanın nedeninin kapitalizmde yattığını görmüştür. Goncourt Kardeşler de yanı dönemin kötülüğünü gözlemlemiş ve şu satırları yazmışlardır: "Bir toplumun kokuşmaya başlayıp toplumsal mekanizma sekteye uğradığında gözlemcinin ve düşünürün görevi her ölümcül yarayı, beklenmedik her sarsıntıyı kaydetmektir. Bizler bu yakıntıları açık yüreklilikle, korkusuzca ve dürüstçe inceleyerek gelecekteki dünyayı oluşturacak öğeleri elde etmektir." Andre Gide bu yapıta olan hayranlığını Günce'sinin 17 Temmuz 1935 tarihli sayfasında şöyle dile getirmiştir: "Hayranlıkla tekrar okumaya başladığım Kadınlar ve Erkekler'i az önce bitirdim. Betimlemelerindeki ve anlatımdaki o güç, o kesinlik, zerafetin ve ustalığın en üst göstergeleri... Kadınlar ve Erkekler'de hoşuma giden şey, iğrençlikten kurtulmamak için inatlaşma ve aşırılık. Kişiler son derece sadeleşitirilmiş, ancak kesinlikle birer kukla değiller ve konuşmaları Balzac'ın eserlerinde bile çok seyrek ortaya çıkan bir tonda. Günümüzde Zola'nın gündemden düşmüş olmasını ve günümüz edebiyat eleştirmenlerince fazla önem verilmemesini büyük bir haksızlık olarak görüyorum. Fransız romancıları arasında Zola kadar kişisel ve aynı zamanda dışa dönük bir yazar daha yoktur. " Kadınlar ve Erkekler ilk kez tam metin halinde eklenmiş notlarla birlikte Türkçe'de yayımlanmaktadır.