Bir kadının değil eğlenmek, sadece yemek yemek için bile bir lokantaya gidebilmesi Cumhuriyet’le birlikte mümkün oldu. Öte yandan çok yakın zamana kadar geçerli olan bir “zaptiye” kanununa göre içkili yerde bir kadından müşteri de olsa “vesika” göstermesi istenebiliyordu.
Her türlü iktidar kadının hayata katılmasının erkek üzerinden olmasına özen göstermiş. Neyse ki kadınlar sayesinde bütün bunlar değişiyor. Kadınlar “rakı içen kadın” güzellemelerini alay konusu yaparak bütün bir rakı kültüründe kendilerine alan açtılar. Kendi söyleyiş tarzlarını oluşturdular. Rakı kültürüne renk ve estetik kattılar. Meyhaneler her gün biraz daha cıvıl cıvıl oluyor bu sayede.
Peki buralara nasıl geldik? Gazeteci yazar Şengün Kılıç Hristidis kadınların bozanın “neşe verici” özelliğini keşfetmelerinden itibaren bu konuyu ele aldı. Arşiv belgelerinden canlı tanıklara kadar uzanan kapsayıcı bir araştırmayla bu kitabı yazdı.
Mutlu Tönbekici, Meri Sevilya, Aybala Yentürk, Sula Bozis, Sumru Toydemir, Efi Kanner, Canan Balkan, Pakize Türkoğlu, Aslı Davaz, Harun Kolçak, Aydın Engin, Ilgın Su, Berrin Tablacıoğlu, Feraye Işıl, Naim Dilmener, Melis Sökmen, Ebru Çapa, Sevda Ferdağ, Elif Key, Racia Adar, Neslihan Kayserilioğlu, Nisan Akman, Şafak Gürgen, Gülten Şen, Ece Aksoy, Deniz Türkali, Güzin Değişmez, Fügen Basmacı, Nilay Lale Yılmaz, Didem Yerdelen, Çağla Öztek, Banu Tuna, Demet Özlen, Filiz Çay, Saadet Kıcır, Burcu Barakacı ve Esin Gedik’in katkılarıyla..