Yukarı Armıdan'dan Der Boğos'u getirdiler. Üzerindeki Kürt entarisi, belindeki kuşağı ve kısa saltasıyla Ermeni papazından çok bir Kızılbaş dedesini, Kürt seyidini andırıyordu. Hesso'yu oturttular, başına İncil okudu, haçıyla suyu kutsayıp şefaat diledi. Sılo, Gına, Gaar, sıra mağaralarda ne kadar çocuk, kadın, erkek varsa, Sılo'nun hasta veya ayağı kırık olduğu için mağarada kalan birkaç keçisi dahi, hepsi ayağa kalktılar, sanki kendileri hastaymış gibi huşuyla dinlediler. Haçla kutsanan suyu Hesso'ya içirdiler, İncil'i, haçı öptürdüler, kendileri de öptüler.Zınzınut'ta Mercan Bacı vardı. Karabudak kıyılarında, ta Hami'deki kızıl tuz ocaklarına kadar beş altı köyü vardı ki, ona bir aziz gibi taparlardı. Ruhun beden değiştirdiğine inanırlardı. Ölüm onlar için bir son değildi. Mercan Bacı ölümün bir aşama, değişimin başlangıcı olduğu fikrini yayardı. Belindeki kuşaktan üç çift tel gönderdi, hastanın boynuna bağladılar. Dersim'in Ovacık'ından içeride, Behre Beli geçidinin devamında, Kuzucan yönünde uzanan Munzur dağlarında, Kutu Deresi'ne bakan bir tepenin üstünde Dujik Baba'nın mezarı vardır. Kutsal bir kilimle kaplıdır mezar. Eğer sonbahar rüzgârı mezarın üzerindeki kilimi hareket ettirir de üç kere havalandırır indirirse, bu iyiye alamet sayılır, soygun ve talan tehlikesinin olmadığına hükmedilir. Mezardan toprak aldılar, kilimin tellerinden getirip hastanın dudaklarına, vücuduna sürdüler.