Kapital’i Okumak, yayınlandığı yıl olan 1965’ten bugüne, hâkim Marx ve Kapital okumalarında önemli bir yarık oluşturmuş ve egemen Hegelci-tarihselci okumadan bir kopuşu mümkün kılmıştır. Louis Althusser’in öğrencileriyle birlikte 1964-65 yıllarında École Normale Supérieure’de hazırlayıp gerçekleştirdiği bu seminerler, sonrasında kitaplaştırılmıştır. Hümanizmin özne kategorisine derinden eleştiriler getiren ve Marx’ın yapıtlarının, bütün insan bilimleri sahasına genişletilebilecek bilimsel bir yöntem sunduğu iddiasındaki bu eser, bunu yaparken kendini Hegelci Marksizmden ayırarak Spinozacı, Freudcu ve Lacancı kategorileri kullanıma sokar. Kitabın hazırlandığı yıllarda gerçekleştirilen Canguilhem, Lévi-Strauss, Lacan’ın seminerlerinin, o zamanın Fransa’sındaki düşünsel iklimi şekillendirdiği aşikârdır. Kitabın yazarları kendilerini yapısalcı terminolojiden ayırmak isteseler de, eserin problematiğini yer yer yapısalcılıkla benzer sorunların oluşturduğu iddia edilebilir. Lukács, Gramsci ve Frankfurt Okulu’nda maddileşmiş Hegelci Marksizm hattına karşılık, anti-hümanist ve tarihselcilik-karşıtı Marksizm hattının kurucu metinlerinden biri olan bu kitabın 20. Yüzyıl Marksist teorisi için keskin bir belirleyiciliği vardır. Kapital’i Okumak’ı bugün okumak, Marksizm okumalarında süregelen tartışmaları anlamak ve kaynaklarına inebilmek açısından yadsınamaz tarihsel bir öneme sahiptir.
Mehmet Fahrettin Biçici
Demek ki, Kapital’in felsefi olarak okunması masum bir okumanın tamamen tersidir. Bu suçlu bir okumadır, ama suçunu itiraf ederken kendi günahını bağışlamaz. Tersine, kendi günahını “iyi günah” olarak üstlenir ve bu günahın zorunluluğunu kanıtlayarak savunur. Dolayısıyla, okuma olarak kendini aklayan istisnai bir okumadır ve her suçlu okumaya, yüzündeki masumiyet maskesini düşüren soruyu, masumiyetinin o basit sorusunu sorarak bunu yapar:
Okumak nedir?
-Louis Althusser-