Mülkiyet, uygarlığın en tehlikeli teşebbüslerinden birisidir. İnsanlığın dil, kültür, emek birikimini yaratarak bunların altında zamanla aklını yitirmeye başlaması köleliği, plebliği, lordları, ülkeleri ve imparatorlukları meydana getirdi. Yüzyıllar boyunca toplumlar bu yapıların görkemli yükselişlerine tanık olurken sefalet içerisindeki çöküşlerini de birlikte deneyimlediler. Belki de bu kadim çelişkileri barındırdığı için mülkiyet üzerine tartışmalar her zaman için geçerliliğini koruyacaktır.
Marx, Kapitalizm Öncesi Üretim Modelleri’nde tam da bu tartışmalar için bizlere tarihin en büyük krizinin minik bir künyesini sunuyor…
“Örgütlü topluluğun karşılaştığı güçlükler yalnızca ya araziyi çoktan işgal etmiş ya da işgaliyle topluluğu rahatsız eden diğer topluluklardan ileri gelebilir”