“Eskiden romanların sonuna ‘Bitti’, ‘Son’ gibi notlar düşülürdü. Bu, daha çok, olay aktaran, serüven aktaran romanlar için geçerli. Okur da buna alışmış, romanın sonunda ‘Bitti’yi göremeyince son sayfaların kopup yittiği duygusuna kapılırmış. Hayat gibi romanın da biten değil, süren bir şey olduğunu anlayan romancı, son sayfasından ‘Bitti’, ‘Son’ uyarısını kaldırıyor.”
Adalet Ağaoğlu Karşılaşmalar’da hem okurlarıyla hem kendisiyle karşılaşıyor, karşı karşıya kalıyor, “karşı duruyor”: Dergi ve gazete yazılarıyla, denemeleriyle, söyleşileriyle, bunu yeniden yapıyor. Çeşitli kentlerden başlayıp Ankara’ya, İstanbul’a, erotizmin dilinden “oda romanı”na, tiyatroya, Tanpınar’dan Oğuz Atay’a ve Brecht’e uğruyor.