E. H. Carr, kendisinden sonra Marx’ın hayatını yazacak meslektaşlarına göre bir açıdan şanssız başka açılardan şanslıydı. Şanssızdı çünkü Marx’ın eserlerinin tamamına, dönemin önemli portrelerinin bütün eserlerine, yazılarına ulaşma imkânından yoksundu. Şanslıydı çünkü Enternasyonal’e katılmış sosyalistlerin hayattaki yakınlarına, broşür, ilan, hiciv, gazete yazılarına ya da mektuplarına ulaşma, bazen toplantılara katılmış insanlarla tanışma fırsatı vardı. Karl Marx, İkinci Dünya Savaşı öncesinde, Avrupa’da diktatörlüklerin kurulduğu bir dönemde, muhafazakâr bir bakış açısı ile yazıldı. Karşımızda bütün bu muhafazakâr auraya rağmen, ele aldığı portrenin hakkını veren, ele aldığı konuları en ince ayrıntılarına kadar araştıran, olaylar arasındaki bağlantıları hassas bir gözle aktarmayı ihmal etmeyen ve güzel yazılmış, zevkle okunan bir biyografi var. "... Kimi zaman söylendiği gibi olgular kendi adlarına konuşmazlar, ya da konuşsalar bile hangi olguların konuşacağına karar veren tarihçidir; tarihçi meydanı tümüyle onlara bırakamaz. Ve de en bilinçli tarihçinin kararı "ne yaptığının çok iyi bilincinde olan tarihçinin kararı" başkalarının yanlı olarak görebileceği bir bakış açısı tarafından belirlenir. -Edward Hallett Carr