Terk edilmiş şato, cinli şato... Halk, canlı ve ateşli hayal gücüyle bir süre sonra, şatoyu hayaletlerle doldurdu; hayaletler görülüyor, ruhlar gecenin bir vaktinde şatoya geri dönüyordu. Avrupa´nın saçma inançlı bazı bölgelerinde, olaylar hala bu şekilde cereyan etmektedir. Transilvanya da bu bölgeler arasında birinci sırada gelir.
Hayaletlerin kırda dolaştığını, baykuşlar gibi sesler çıkardıklarını ve her akşam onlara yiyecek içecek götürmek unutulursa kötülük yapabileceklerini “kanıtlara dayanarak” anlatıyorlardı. Köyün büyülü ormanlarının derinliklerinde, çeneleri göğe kadar uzanan şu devasa ejderhalar gizliydi. Bu ormanlarda dolaşmak tehlikeliydi. İşte, sayısız korkunç doğaüstü yaratık!
Eğer şu an birileri şatoda oturuyorsa, bunlar ancak doğaüstü varlıklar olabilirdi... İyi de ruhlar ana burcun odalarından birinde niçin ateş yakmış olabilirlerdi ki? Bu bir oda ateşi miydi, mutfak ateşi mi?