Eski Türk inançlarının izleri konusundaki bu çalışmaya başlama isteğim, eski Türk yurdu olan Orta Asya’ya olan yoğun ilgim ve merakımla ilgiliydi. Kazakistan topraklarına ayak bastığımda kendimi çok uzun süredir öz vatanından ayrı kalmış biri gibi hissettim. Çok kısa bir sürede oradaki yaşama uyum sağladım ve böylece uzun bir araştırma maratonu başlamış oldu. Kazakistan iklimlerden sonbaharın yoğun olarak yaşandığı bir ülkeydi. Orada hayatımın en uzun sonbaharına tanık oldum. Eylül ve Kasım ayları arasındaki üç ay boyunca ağaçlardan mütemadiyen yapraklar dökülüyordu. Yaprakları kadın temizlik işçileri temizlemeye çalışsalar da yetişmeleri olanaksızdı. Sadece sonbaharın uzun olması değil, oradaki yaşam biçimi de beni oldukça şaşırttı. Bu yüzden inanç biçiminin yanı sıra, bir sosyal antropolog gözüyle Kazakistan kültürü hakkında da gözlemler yapmaya karar verdim. Daha sonra Orta Asya ve Kazakistan bölgesinde Şamanizm’in ve Türkiye’deki türbe inancının benzerinin güçlü olarak var olduğunu öğrendiğimde; araştırmanın yoğunluklu olarak din kültürü konusunda yapılması gerektiğini düşündüm. Bu nedenle, kitap eski Türk inancının günümüzdeki izleri olan atalar kültü-türbe inancı ve Şamanizm konusunda yoğunlaşan objektif bir bakış açısını yansıtmaktadır.