Kendi Kopyasının Ardında, “kara güneş” olarak nitelendirilen sıradışı sanatçı ve şair Jean-Pierre Duprey’in seçilmiş şiir ve metinlerinden oluşuyor.
Kısa bir yaşam sürdü Jean-Pierre Duprey (1930-1959), ardında sarsıcı yapıtlar bıraktı. André Breton ona şunları yazdığında henüz on dokuz yaşındaydı: “Sen kesinlikle harika bir şairsin, benim ilgimi çeken bir başkasıyla birlikte. Aydınlatmanız olağanüstü ”. Çılgınca yazıyordu. İlk kitabı Kendi Kopyasının Ardında 1950’de yayımlandı. 1953-1958 yılları arasını atölyesinde demirden heykeller yaparak geçirdi. 1959’da yeniden şiire döndü.
Fransa’nın Cezayir’i işgali sürerken, bildiriler imzalamak, basın açıklamaları yapmak gibi protestoları yeterli görmedi, somut bir eylem planladı. 1959’da Cezayir Savaşı’nı protesto etmek için Meçhul Asker Anıtı’nın üzerine işedi, gözaltına alındı, işkence gördü, tutuklandı. Bir süre hapishanede, bir süre de akıl hastanesinde tutulduktan sonra serbet bırakıldı.
Yaşamına son vermeden önce Son ve Tarz kitabının el yazmasını André Breton’a gönderdi. Kendi deyimiyle “gezegene alerjisi vardı.” (İntiharından birkaç gün önce bir arkadaşına telefonda böyle söylemişti.)
Elinizdeki kitap şairin seçilmiş şiir ve metinlerinden oluşuyor.
“Hiç kimse, Jean-Pierre Duprey’in Artaud’dan sonra, ölümcül ve umutsuz bir gerçeküstücülüğe ulaşan tek şair olduğunu yadsıyamaz… Bize, imkânsız bir gündelik ile topyekûn bir yabancılaşma arasında kalmış gizemli masallar anlatıyor.”
Alain Bosquet, Le Monde
“Bazen sanki dekorunu Chirico’nun yaptığı, filmini Bunuel’in çektiği bir kıyamet tablosu. ”
Julien Gracq
“Son ve Tarz’ı oluşturan şiirler bir vasiyet gibi yazılmış şiirler. Ama onlardan bize kalan miras yaşamlarımızın üzerinde külden bir gül gibi paramparça olup dağılıyor. Bu vasiyet hiç bir yola engel değil, sorduğu bütün sorular ise cevapsız, askıda kalıyorlar.”
Alain Jouffroy – Son ve Tarz’a önsözden
“Ne olacak bu gelecek veya bu yaklaşık yok-gelecek? Bu kez söz konusu olan insan soyunun nabzını tutmak. En yeni ve en esinli yapıtı talep etmekten, onunla ilişkide olmaktan başka bir biçimde bunu daha iyi nasıl yapabiliriz?
1950’nin arifesinde, hiç tereddüt etmeksizin bu yapıtın Jean-Pierre Duprey’inki olduğunu söylüyorum. Şu son şaşkın, kayıp yılların bize önerdiklerinin içinde en kapalı, en zoru olsa bile bu böyle. Jean-Pierre Duprey’in dehası bize güneş tayfının zenginliğinden hiçbir eksiği olmayan bir siyah tayf sunmasıdır.”
André Breton