Modern toplum, mutluluğu, bireyselliği ve kişisel çıkarı büyük ölçüde vurgulamasına karşın, insana yaşamanın amacının (ya da eğer tanrıbilimsel bir terim kullanacak olursak, insanın kurtuluşunun) mutluluk olmayıp, çalışıp ödevini yerine getirmek ya da başarılı olmak olduğunu hissetmeyi öğretmiştir. Para, ün ve güç, insanın isteklendiricileri ve erekleri haline gelmiştir. Oysa insan, eylemlerinin kişisel çıkarı açısından yararlı olduğu yanılsaması içinde yaşamakta, aslında kendi gerçek ben’inin çıkarlarından başka her şeye hizmet etmektedir. Ona göre, yaşamının ve yaşama sanatının dışında her şey önemlidir: Ve insan, kendisinin dışında, her şeyi savunmaktadır.