Bu garip, her şeyin birbirinin içine girdiği memlekette, olabilecek bütün ihtimallerden daha fazla ihtimalin bulunduğu, her şeyin müphem, her şeyin her şeyde mündemiç olduğu memlekette, her ipin ucunun bir başka ipe bağlı olduğu, her ipin ikiden fazla ucu olduğu, olan bitene mânâ arayanların biçare kaldığı bu memlekette, kimsenin kendisi olmadığı, herkesin başkası olduğu bu memlekette Cezmi Kara’nın tuhaf kaderinin değişmemesini asla anlayamıyorum. Cezmi Kara, babasını defnetmek için uzun yıllar sonra çocukluğunun geçtiği kente gelir.Tam tüm işlerini bitirmiş İstanbul’a dönecekken tren garında işlenen bir cinayete şahit olur. Gitmekten vazgeçer, daha doğrusu yaşananlar gitmemesi için tüm ortamı yaratır.Kendini hiçbir şekilde anlayamadığı birtakım olayların ortasında bulur ve hikâye başlar.
Tayfun Pirselimoğlu, Kerr’de sırlarla örülü bir atmosfer yaratırken bir taraftan da memleketin faili meçhullerle, katliamlarla, haksızlıklarla dolu geçmişi üzerine düşündürüyor.