"Keşke Kalsaydı" – Yerel Tanıkların Gözünden Bir Antakya Tarihi, Fransız mandası altındaki İskenderun Sancağı’ndan Hatay’a uzanan dönüşümün tarihini, yereldeki farklı toplulukların gözünden anlatmayı ve bu dönemin sosyal, kültürel, politik ve ekonomik hayatının hatırlanma biçimlerini incelemeyi hedefleyen bir sözlü tarih çalışmasıdır. Resmi tarih perspektifiyle veya geleneksel yazılı tarih arşivi yöntemleriyle bir inceleme yapmanın ötesinde, yerelde sözlü tarih yöntemleriyle toplulukların tarihini, gündelik yaşam belleğini ve siyasi tarihte yer alan eşiklerin yerel yansımalarını aktarmaktır.
Her kitabın bir hikâyesi ya da hikâyeleri vardır… Elinizdeki kitap hikâyesi bol olanlardan, hüznü de sevinci de bol hikâyeler… Okuyacağınız sayfalarda aktarılanlar, ilk olarak 2011 yılında başlayıp 2017 yılına kadar çeşitli aralıklarla gerçekleştirilen görüşmelerde kayıt altına alındı.
“Kimi zaman kocaman bir çınarın gölgelediği bir köy kahvesinde, kimi zaman bir kilise avlusunda, kimi zaman onlarca kişinin meraklı gözetiminde, kimi zamansa yalnızlığın, yoksulluğun yankılandığı bir evin loş odasında gerçekleştirildi bu görüşmeler. Yargılamadan, yadırgamadan sorular soruldu, bazen ses-görüntü, bazen ses kaydı alındı, kimi zaman da sadece notlar alındı görüşülen kişilerin isteklerine uyarak. Onların araştırmacılara emanet ettikleri, anlattıkları titizlikle yazıya aktarıldı, defalarca okundu, yorumlandı, anlamlı bir bütün olacak şekilde biraraya getirildi. ... Bu satırların size ulaşması gerekiyordu çünkü, sadece bu satırları bize aktaran kişilerin birçoğu değil, aynı zamanda bize aktardıkları mekânların çoğu da son depremde yerle yeksan oldu. Gidenlerin ardından onların anlattığı Antakya’yı aktarmak ve onların sözleriyle Antakya yerel tarihini anlamak bu büyük deprem felaketi sonrası bizler için ayrı bir anlam taşımakta.”