Sen bana “Üşüdüm,” dedin diye ben kendimi yaktım, biliyor musun? Ama sen bunun değerini bilmedin. Ben evimde seni hayal ettim, çocuklarımızı hayal ettim, dünyanın seninle daha güzel olabileceğini hayal ettim. Ama sen içeri girmeyi reddettin, evimi başıma yıktın ve ben altında kaldım. Ama önemli değil, çünkü ne ev kaldı, ne de enkaz. Ben o enkazdan çıktım. Sen bana sevgisizliği öğrettin. Keşke seni hiç tanımasaydım...
Yanıldım bu hayatta, birçok kez yanıldım. Ama en çok sana yanıldım. Sende yanıldım. Belki dönersin diye düşündüm, olmadı. Bıraktığın yerde öylece duruyorum, ne bir adım ileri gittim, ne geri. Yapbozun kayıp parçaları olur ya, bir tanesi kaybolur. Asla tamamlanamaz. O kayıp parça sen değilsin, benim. Sen geri kalanısın. Ve sen yoksun. Ben yapbozun o tek parçası olarak geçiriyorum hayatımı. Ve galiba birisinin beni bulmasını istiyorum, birisi çıksa da bulsa beni, diyorum. Bu dünyada belki birçok insana sevgiyi anlattım, bir tek sana anlatamadım. Ben ol ki anla!
Kendi değerini anladığın zaman anlayacaksın ne demek istediğimi. Gün gelecek, herkese “Keşke tanımasaydım sizi,” diyeceksin. Ben diyor muyum? Dedim. Ve demesi bir ömür sürdü.