"Yine bu seneyi de ikinci defa olarak esarette bin türlü düşünceler arasında geçiriyoruz. Bir taraftan Ruslar Erzincan‘ı geçmiş, İngilizler Bağdat‘a yaklaşmış; diğer taraflarda ailelerimizden bir haber yok. Esaretin günden güne verdiği ızdırabı da artmakta... Her zaman her taraftan derin bir meçhuliyet. Ya Rab sen bari hiç olmazsa çekilen azap ve ızdırapları, katlanılan müthiş mahrumiyetleri telafi edecek mülk ve milleti tes‘ide hadim bir sulh nasip eyle ki şimdiye kadar Garplıların mahkum-ı zulmü olan sevgili, zavallı Türkiyemiz yükselsin, tahkir edilen Türk bayrakları her tarafta şanla dalgalansın. Biz de şad olalım..." Fuad Tokad, 1915 yılında henüz öğrenci iken Birinci Dünya Savaşı‘nın başlamasıyla orduya katılmıştır. Kafkas cephesine sevk edilmiş, Erzurum‘da Ruslarla yapılan bir çatışmada esir düşmüş ve iki sene kadar esaret hayatı yaşamıştır. Fuad Tokad günlüğünün ilk cildini Sarıkamış‘ta Ruslarla esir düşmeden evvel de diğer cildini de esaret altında bulunduğu yıllarda çok gizli bir şekilde yazmıştır. Öyle ki bütün hissiyatını ve aldığı bütün haberleri yazdığı bu defterleri bir kibrit kutusuna sığacak şekilde, elinde dikerek hazırlamıştır. Şimdiye kadar Birinci Dünya Savaşı‘na dair önemli hatıralar neşredilmesine rağmen, esaret altında yazılmış bir günlüğe pek rastlanmamıştır. Fuad Tokad‘ın askerlik sırasında ve esarette gizlice tuttuğu bu günlük, hem Kafkas Cephesi‘yle ilgili sıcağı sıcağına yazılmış duyguları hem de hakkında çok az şey bilinen, hatta büyük bir kısmı unutulan Sibirya‘daki esir askerlerimizin yaşadıkları üzerine önemli bilgiler içeriyor. Fuad Tokat zaman zaman okuru çarpışmaların ortasına götürürken, zaman zaman da memleketten binlerce mil uzakta vatan için çarpan bir kalbin hislerini paylaşıyor.