“Sofralarımız boylu boyunca muhabbet, geceler bize hep kısa ve yıldızlar yeryüzüne alabildiğine yakındı; ışıkları ayaklarımızın altında pür bir denizin sakin dalgaları gibi boylu boyunca süzülürdü yıldızlardan yere. Hiçbir gece karanlık değildi şimdiki kadar. Yüreğimizin ışıkları sönmemişti. Bir narı elinizle böldüğünüzde, içinde yan yana dizilmiş kızıl haneler görürsünüz. Sevgi gibi canlı, yara gibi kırmızı ama hepsi bir arada. Tam da öyleydik işte, yan yanaydık ve çoktuk. Sırt sırta verdiğimizde asla yere dökülmezdik hiçbirimiz. Çok derinden bir yel esti, talan vurdu bahçeme. Sofralarım dağıldı, yıldızlarım döküldü, nar bahçemde kuşlar sustu. Gözyaşlarım yanaklarımda kurudu.”