Türkçede daha önce Sinan’ın Kitabı adlı, Mimar Sinan’ın hayatından esinlenen romanıyla tanınan Moskovalı yazar Gleb Şulpyakov’un son romanı bu kez Rus tarihinin derinliklerine uzanıyor. Tarihsel bir suçla yaşamak mümkün mü sorusu çevresinde gelişiyor roman.
“İster Köln’de ister Moskova’da olalım,” dedi Vadim Vadimiç, “şu yaşadığımız hayata başka bir gezegenden düşmüşüz gibi gelmiyor mu size de?”
Yaratıcı insanlar zamanı kendilerine has bir şekilde hisseder, ama zaman onların kaderine hangi izleri bırakır? Kızıl Gezegen’in kahramanlarıyla, Rusya için Sovyet çöküşünden beri en krizli yıl olan 2014’ten hemen sonrasına gidiyoruz. Rusya’nın engin tarihsel zamanı karakterlerin kişisel zamanıyla kaynaşıyor, Romanovlardan Bizans’a, Ukrayna’dan İtalya’ya, Berlin’den İstanbul’a zaman şehirden şehire uzanıyor – Dostoyevski, Turgenyev, Nabokov’un seyahatleriyle iç içe geçiyor. Kendi geçmişinde ve geleceğinde bir ülkenin hayatını ne kadar tekrarlayabilir insan? Köklerinin peşindeki Rus ruhunu anlatan güçlü bir roman.
Sinan’ın Kitabı için “İstanbul’un labirentinde kendi yolunu arayıp buldu. İmparatorluğun tarihinde ise kendi hikayesini keşfetti. Harika bir kitap!” demişti Orhan Pamuk.