Konut sorunu, Türkiye’de özellikle kentleşmenin başladığı 1950’li yıllarda ekonomik, sosyal ve mekansal bir sorun olarak ortaya çıkmış ve beraberinde gecekondulaşma ve çarpık kentleşmeyi getirmiştir. Konut toplumsal bir sorun olduğu kadar ekonomik bir kalkınma sorunudur. Geniş kitlelerin yetersiz barınma koşulları içinde yaşaması, toplumsal huzuru bozan en önemli etmenlerden biridir.
Gereksinimlerin doyurulmadıkları zaman problem alanı olarak değerlendirilmeye başlandığı görüşünden hareketle ve işlevleri yönüyle ele alındığında konut sorununun da çok boyutlu olduğu söylenebilir. Ancak içinde bulunduğumuz yüzyıldaki bilimsel ve teknolojik ilerlemelerin en az etkili olabildiği alanlardan birisi, insanların barınma sorunlarının çözülmesidir. Bu nedenle sorun ele alınırken başta hızlı nüfus artışı olmak üzere bir dizi gerçeğin de dikkate alınması gerekmektedir. Planlı bir uygulama imkanı oluşturulmadığı takdirde sadece gerekli kaynakların ayrılması da tam anlamıyla konut sorununu çözüme kavuşturmayacaktır.