Güvenlik kameraları. Havaalanı güvenlik şeritleri. Kepenkleri indirilmiş mağaza vitrinleri. Toplumsal korkunun tezahürleriyle her gün karşılaşıyoruz. Haber bültenleri sürekli dört bir yanımızı kuşatan binbir türlü tehlikeden ve içimizdeki kötü bir şeyler olacak hissini durmadan körükleyen artan terör tehdidinden bahsediyor. Korkunun Felsefesi bu güçlü duygunun altında yatan fikirleri ve arkasında saklanan sorunları araştırırken, korkunun nasıl ve neden modern hayatın her çatlağından içeri sızdığını soruşturuyor.
Korkunun doğasını keşfetmek için bilimi, politikayı, sosyolojiyi ve edebiyatı didik didik ediyor. Yüzünü siyasi ve toplumsal âleme çevirerek Machiavelli ile Hobbes'un felsefelerinde korkunun rolüne eğiliyor. Süregiden "terör savaşları"nda korkunun politik kullanımı ve çağımızı tanımlayan daimi alarm halinden kendimizi kurtarmanın mümkün olup olmadığını sorguluyor.
Svendsen, hümanist iyimserliğin izlerini taşıyan daha aydınlık, daha az ürkütücü bir geleceğin imkânını tartışıyor. İsabetli ve kışkırtıcı saptamalarıyla kendi insanlık halimizi ve çağımızın mevcut durumunu düşünmeye iten Korkunun Felsefesi, hayali ve gerçek tehlikeleri sarmalayan örtüyü kaldırarak bizi korkularımızla yüzleşmeye zorluyor.