‘‘Elbette ki kriz yeni bir toplum türü doğurmaz ama eski türü yıkmaya yardım eder; ayrıca yeni bir toplum türünün oluşmasını engelleyebilir ya da zor bir geçiş dönemi boyunca otoriter aktörlerin müdahalesini destekleyebilir. Bu tür büyük değişiklikler kısa vadede de uzun vadede de birtakım aktörlerin gerçek anlamda yok olmasına yol açabilir. Avrupa’da sendikaların ve sol partilerin durumu incelendiğinde elde edilen izlenim budur; sendikalar ve ‘sol’ öylesine açık bir biçimde güçsüzleşmiştir ki, seçmenler solu sağdan ayıran şeyi bilmez duruma gelmiştir. Böylece öngörülmeyen ama belki de krizden acı çekmiş herkesin el vereceği bir şiddet hareketinin doğuşunu duyuran toplumsal bir sessizlik oluşur. Bu krizin yol açabileceği ilk gelecek türü işte budur.’’
Çağımızın yaşayan en önemli toplumbilimcilerinden Alain Touraine, Krizden Sonra’da ekonomik kriz olgusunu ters yüz ederek insan haklarını merkeze alan yeni bir toplumun doğuşu ile toplumların sonu düşüncesi arasında mekik dokuyor.