O bir Sultan…Kul Sultan, garip Sultan…Ayaklarının altına tüm dünya nimetleri serilen, buna rağmen hak bildiği kutlu davasından başka hiçbir sevdaya dilbeste olmayan bir büyük âşık…“Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülerim?” diyerek gülmeyi ve uykuyu kendine haram kılan, koca bir ömür sermayesini, Müslümanların bu ilk kıblesini haçlı zalimlerinden kurtarmaya harcayan yalnız yiğit, yaşayan şehit…Filistin’de yaşanan katliamları içleri yanarak izleyen milyonlarca mümin yürek, “Bebekler uyurken sessiz olunur, ölürken değil!” diyerek, acı bir isyanla “Gel, gel, gel…” diye haykırıyorlardı. Peki, gelecek miydi o beklenen kurtarıcı? Soracak mıydı bir gün zalimlerden tüm zulümlerin hesabını? Hem de hiç atlamadan, hiç affetmeden, mazlumların hukukunu yeniden ikame edebilecek miydi? Zamanın ve zulmün yaşlandırdığı küre-i arz, kıyametle içindeki tüm pislikleri mahşer meydanına kusmadan, son bir bahar şarkısı daha söyleyebilecek miydi acaba?Bu eser, sizi kalben ve ruhen sırlı bir yolculuğun kollarında asırlar öncesine taşıyacak ve günümüzün Kudüs sevdalılarına yepyeni ufuklar bahşedecektir.