İngiliz devlet adamı Churcill “Bir damla kan, bir damla petrol” demiştir. Birinci Dünya Savaşı, bir petrol paylaşım savaşı olduğu kadar da aynı zamanda büyük oyunlar ve casuslar savaşıdır da. Özellikle de Osmanlı’nın vermemek için can havliyle son bir hamle yaptığı petrol zengini Ortadoğu coğrafyası ve Arap yurtları.
Gertrude Bell, romandaki adıyla Hatun, Ortadoğu ve İran’ı parmağında oynatan müthiş bir kadın. Onun için nice romanlar, yazılar, anılar yazıldı, filmler çevrildi.
Kerküklü yazarımız Necmettin Bayraktar da Bell’in yani Hatun’un, özellikle kendi ana yurdu olan Irak topraklarında yaptıklarını işliyor bu romanında.
Hicaz’da İngilizlerin iğvasına ve lirasına kapılıp Osmanlı’ya karşı ayaklanan Mekke Şerifi Hüseyin’in çocuklarından Faysal’ı alıyor Gertruda Bell, cetvelle çizip çöl kumlarından oluşturduğu krallıklardan birinin, Irak’ın tepesine oturtuyor ve halkın karşı çıkmasının karşılığını şiddet ve nefretle veriyor.
Gertrude Bell’in sonu ne oluyor, bunu da okuyacaksınız bu romanda.
“Tarihin satırları öyle kolayca silinemiyor; kapanan, kabuk bağlayan yaralardan bile kan sızdığı görülüyor” der Octavia Paz. Bu roman bu sözün kanıtlandığı da bir yapıttır.