Prof. Dr. Süleyman Ateş tarafından hazırlanan bu meal; Milli Eğitim Bakanlığınca müracaat kitabı olarak kabul edilmiştir.
Allah’ın, insanlar arasından elçi seçip onlara kitap indirmesinin hikmeti, o elçiler ve kitaplar vasıtasıyla kullarını doğru yola iletmektir. İbrâhîm sûresinin 4. ayetinde belirtildiği üzere; her millete kendi içinden, aynı dille konuşan bir peygamber görevlendirilmiş ve o dilde vahiy indirilmiştir.
Hz. Muhammed’in peygamberliği evrenseldir. Her ilâhî mesaj gibi, Kur’ân-ı Kerîm’in prensipleri de bütün insanlık için geçerlidir. Arapçayı anlamayan Müslümanların, Kur’an-ı Kerim’i Arapça metni ile birlikte, anlamını düşünerek kendi dillerinde okumaları çok daha iyidir.
Kur’an-ı Kerim’in dilimize pek çok çevirisi yapılmıştır. Bunların bir kısmının dili eskimiş, gençlerimiz onları anlayamaz duruma gelmiştir. Bir kısım çeviriler de hayli tasarruflarla yapıldığından aslından uzak düşmüştür. Başka kitapların çevirisinde belki tasarruf yapılabilir ama ilahi vahyin tek harfinde nice manalar gizlidir. Bir harfin atılması, mananın hatta hükmün değişmesine sebep olur. Bundan dolayı Kur’an-ı Kerim’in çevirisinde tasarruf yapılmamalıdır. Ancak onu harfi harfine tercüme etmek de mümkün değildir. Bu iş o kadar zordur ki bir ayeti okursunuz, anlarsınız; fakat onu, aslından sezdiğiniz belagatla çeviremezsiniz. Okuduğunuz iki üç kelimeden sezdiğiniz mana ve belagatı başka bir dilde ifade etmeye kalksanız, birkaç cümle yazmanız gerekir ki, o zaman da aslındaki özlük (vecizlik) kaybolup gider. Ama başka çaresi yoktur, ancak onu açıklamalar koyarak çevirebilirsiniz.
Biz de öyle hareket ettik. Mananın anlaşılması için yaptığımız açıklamaları, ayetin asıl anlamına karıştırmamak için parantez içine aldık. Kelimeler arasında acılan parantezler, ayetin lafzında olmayıp söz geliminde bulunan anlamları içermektedir.