Kur’an-ı Kerim’de her ne okunuyorsa, onun inmiş olduğu 10 bin kişilik Mekke’de, 10 bin kişilik Medine’de, nüfusu 10’ar bindi bunların, Anadolu’da birer kasaba gibi yani, Kur’an sonuçta bir kasabaya inmiştir. Bir kasabaya iniyor ama nasıl oluyor da bütün insanlığa sesleniyor? Bir kasabaya inen kitap nasıl bütün insanlığın, bütün çağların yol göstericisi olabilir, bunu nasıl başarıyor? Bunu seçtiği konuların evrensel, klasik, her zamanda ve her mekanda devam edecek konular olması ile başarıyor. Bunu iyi anlamamız lazım. Aksi halde Kur’an’ı inmiş olduğu çağa ve inmiş olduğu mekana gömeriz. Mekke ve Medine’yi, 7.yy’ı ve Orta Arabistan’ı ilgilendiren bir kitap haline dönüşür.