Bulup yitiren bir şey olarak kalp, arıyor, deneyip yanılıyor ama yine de devam ediyor oyununu oynamaya. Hep özleyip beklediği bir yer var. Bir ev, bir insan, bir hayal..
Leylâ, Hayriye, Yılmaz, Özlem, Neriman ve isimli isimsiz daha birçok insan, bularak ve yitirerek, hayatın damarlarında dinliyorlar kalplerinin oyununu. Sonra kanat çırpıp yitirdiklerinin uzaklaşmasını seyrediyorlar ömür boyu.
İlay Bilgili, ikinci öykü kitabı Leylâ, Mektubum Eline Ulaştı mı? ile yeniden merhaba diyor okurlarına. Birbirinden farklı hayatların içine çekip bir ayna veriyor okurunun eline.
"‘Ben,’ dedim, ‘cehennemi büyük bir hasret sanıyordum hep. Bir hapishane, hiç yaşlanamadan ve ölmeden, sonsuza kadar kalmak. Bitmeyen bir bekleyiş… Bir umut ediş ama inatla hiçbir şeyin olmaması…’
Titreyen, kanla kaplı metronoma baktım.
‘Yine de yaşamak istedim,’ dedim.
Tanrı, bir kadınmış gibi, bir kadınınki gibi gülümsedi Leylâ.