Bu masallar günümüzde oluşmamışlardır, belki de yüzlerce, binlerce yıl evvel oluşmuşlardır. Günümüz medyasının ürünleri değildirler, masal anlatan tatlı dede veya ninenin, onları dinleyen çocuklara ve orada bulunan yetişkinlere, hayatı anlamanın bir kılavuzu olarak sunduğu, sözlü olarak aktarılan hikâyelerdir. Eğer bu yolu seçersen sonu böyle bitebilir, yok eğer ötekini seçersen şöyle, diyerek hayat dersi verir. Çocuklar, ana babalarının mum ışığı altında anlattıkları hikâyeleri hayranlıkla dinlemişlerdir ve bu sayede hayatın kendisini öğrenmişlerdir. Ejderhadan korkmamışlardır, çünkü onun alt edilebilir olduğunu öğrenmişlerdir.
Bu, geleneğin zamanla olan mücadelesidir ve anlayanların bunlardan öğreneceği şeyler vardır. İster Sanskrit, ister Türk, ister Alman ya da Macar masalı olsun, daha yaşlı olan insanın henüz deneyimsiz olana yardım etmek isterken kullandığı o tecrübeler hepsinde aynı şekilde mevcuttur.
Halk masalları değerleri aktarırlar, onlar sayesinde güçlü kılalım kendimizi!
–ÉVA CSÁKİ