“Gözlerinin önünde o mai gece ile bu siyah gece karşı karşıya geldi: Mai ve siyah. Ah! Zavallı hırpalanmış, ezilmiş hayat!.. Mai bir gece ile siyah bir gece arasında geçen şu nasipsiz, bahtsız ömür!.. Bir elmas yağmuru altında gelişerek, şimdi bir siyah inci yağmurunun altında gömülen o emel çiçekleri!..”
Halid Ziya Uşaklıgil, unutulmaz eseri Mai ve Siyah’ta hayata umutla bakan Ahmet Cemil isimli bir gencin zorluklar karşısında savruluşunu anlatıyor. Büyük bir şair olmak isteyen Ahmet Cemil, babasının ölümünün ardından ailesini geçindirmek için çevirmenlik ve düzeltmenlik yapmak zorunda kalmıştır. Yetenekli ve çalışkan olması işlerin yoluna girmesi için yeterli değildir. Hayat onu kız kardeşi ve sevdiği kadınla da sınayacaktır. Ahmet Cemil romanın sonunda “bir siyah inci yağmurunun altında” hiç hayal etmediği yöne doğru yolculuğa çıkacaktır.
Mai ve siyahın, hayallerin ve gerçeklerin çatıştığı romanda 19. yüzyıl sonlarındaki İstanbul’un sosyokültürel atmosferi ustalıkla çiziliyor. Bâb-ı Âli’deki basın ve yayıncılık hayatına dair anlatımlar bir dönemin edebi ortamını gözler önüne seriyor. Servet-i Fünûn akımının en önemli temsilcilerinden Halid Ziya Uşaklıgil; ruhsal tahlilleri, mekân tasvirleri ve zihniyet algısıyla bir dönemi bugüne aktarıyor.