Efsanevi çizer Jean-Pierre Gibrat’dan bir başyapıt daha… İspanyol siyasi polisinden kaçıp Fransa’ya göç etmiş ve anarşist, anti-militarist olarak ölmüş bir babanın oğlu olan Matteo’nun, Birinci Dünya Savaşı ile Bolşevik Devrimi’ni takip eden ve aşk, hayal kırıklığı, yıkım ve sürgünle dolu 1914-1918 arasındaki tutkulu hikâyesi bu edisyonda tek ciltte toplandı.
Sorumluluklar, soykütük, arzu ve başına buyrukluk arasında bocalayan bir karakter, Matteo… doğru olanı yapmakla mevcut durumun eleştirisini yapmayı sürdürmek arasında gelip giderek dünyanın doğuştan-göçmenlerinin arasına katılmasındaki büyülü tarafın altını ise, elbette zamanla bir hikâye anlatma ustasına dönüşmüş olan Gibrat çiziyor. Her biri özenle çalışılmış derinlikli karakterler, şehirler, dönem mimarisi, tarihsel kayıtlardaki detaylar… hiçbir şey Gibrat’ın dikkatli kaleminden ve fırçasından kaçamıyor.
[Gibrat’ın] kaleminden çıkan o kadınlar, gençler, yaşlılar, yakışıklılar, çirkinler, şişmanlar, zayıflar, kâğıt üzerinde herhangi bir karakter olmanın ötesine geçiyorlar. Onlar yaşıyorlar. Varlar. Onları tanıyoruz, biliyoruz. Ya komşumuzdurlar ya da tanıdıklarımız, arkadaşlarımız, son kertede bizim gibi insan evlatları... Onlarla yollarda ya da trende, otobüste, bir mağazada, metroya binmek için ya da bulvarlarda gezinmek için acele eden kalabalıkta karşılaşırız. Orada ya da burada. Gözlemlemek, görmek, duymak hepimiz için ortak eylemler. Bu gözlemleri incelikle, adaletle ve zarafetle anlatmak ise başka bir şeydir… buna yetenek denir. [Claude Gendrot, Arka Kapak’tan]
Erteleyiş ve Karganın Uçuşu’undan sonra, Flaneur’ün Gibrat kitaplığı bütün dünyada sanatçının hayranları tarafından yeni ciltleri merakla beklenen Matteo ile zenginleşiyor.
Numaralandırılmış bir serigrafi sertifika içeren limitli olarak üretilmiş 151 adet nüsha ise koleksiyonerleri bekliyor.