Bu kitap, ortak çalışmaya dayalı ‘karşılıksız ve gönüllü olma’ ilkeleri etrafına kurulmuş dayanışma temelli kadim meci kültürünü odağına almakta ve meci kültürünün 2019 yerel seçimleri ile birlikte yenilenen politik içeriğini ve toplumsal yansımalarını Rize ilinin Fındıklı ilçesinde yazarın gerçekleştirdiği saha çalışması temelinde konu etmektedir. Yöre dışında pek bilinmeyen bir konuya el atan kitabın önemli bir özgünlüğü Meci konusundaki ilk ve tek yazılı kaynak olmasıdır. Meci kültürü yüzlerce yıllık geçmişiyle bölge insanının imkansızlıklar karşısındaki yaratıcılığını ortaya koyan kolektif bir emek ve dayanışma geleneğidir. Meci kültürünün tarihsel ve kavramsal içeriğinin çizdiği imkan haritasına odaklanan bu metin, meciyi özgürleştirici bir toplumsal hareket olarak kavramakta ve günümüzdeki anti-kapitalist ihtimalleri tartışmaya açmaktadır. Kitap, kuramsal tartışmaların ötesine geçerek bireyin ve toplumun ufkunun karardığı kolektif umutsuzluk zamanlarında insan eyleminin sınırlandırılamaz doğasına ve toplumsal birlikteliğin cazibesine övgüde bulunmaktadır. Belki de bir daha hiç geçmeyeceği sokak kaldırımlarını yenilemek için elden ele taş taşıyan, sokak canlıları için birlikte çay hasadı yapan, öğrencilere burs vermek için uzak diyarlara gidip topluca fındık toplayan bir halkın var olma çabasını anlatan bu kitap, içinde yaşadığımız ve mutlu olduğumuz ancak bir yandan da özgür hissettiğimiz bir toplum fikrini gündelik hayatın gedikleri içerisinde aramaya koyulmaktadır. Yazarın mütevazı bir amacı vardır ve ilhamını bireysel ve toplumsal umutsuzluk zamanlarında “her şeyin mümkün olduğu” iddiasından almaktadır.