Günümüzün önemli sorunlarından biri de bir toplulukta suçlanmak, dışlanmak, canından bezdirilmektir.
Bir insanın ya da bir nesnenin ne zaman, kimin tarafından, neyle suçlanacağını, bezdiriye (mobinge) uğrayacağını kestirmek güçtür. Görünür ya da gizli tanıklar, aile içinde veya işyerinde kişiyi akla gelmedik şeylerle, örneğin bir ırmağın gölgesini çalmakla suçlayabilirler. Kişi büyük bir çabayla kendini aklayabilse de, çevresiyle, dünyayla olan ilişkisinde sıkıntı yaşar.
Romanda, benzer sıkıntıları yaşayan kahramanımız İbrahim oğlu İsmail, tam nedenini bilemese de, kaynağından başlayarak Menderes ırmağını boydan boya yürümeye karar verir. Bu yolculuk sırasında hatırladığı kadarıyla tüm yaşadıklarıyla ve insanlığın başından geçen benzeri sorunlarla hesaplaşmaya girişir, onlara anlam vermeye çalışır. İbrahim oğlu İsmail, Menderes ırmağıyla ve tarihteki bazı kişilerle kendisi arasında benzerlikler kurar ve sonuçta, ırmağın denize ulaştığı noktaya vardığında tüm yaşamını değiştirecek beklenmedik bir karar verir.