Telefonun, sensin. Telefonunu alan herhangi biri, kolaylıkla sen olabilir. Sen, telefonunu aldığın kişi olabilirsin. Ve hiç kimse bir şey fark edemez, etseler de artık çok geçtir. Herkes için. Senin için de.
Ilya yedi yıllık hapis cezasının ardından Moskova’ya döner. Geçmişte her şeyi vardır; ailesi, sevgilisi, geleceği… Ne var ki bir anda, başkasının hırsları yüzünden her şeyini kaybeder. Hayatta kalabilmek ve kendini koruyabilmek için çok çabalar. Onu ayakta tutan en önemli şey, annesine ve sevgilisine yeniden kavuşma hayali olur. Tabii bir de, onu bir komployla içeri attıran polis Petya’ya karşı beslediği intikam arzusu…
Sonsuz gibi gelen yedi yılın ardından eve döndüğünde Ilya’nın dünyası başına yıkılır. Annesi daha birkaç gün önce ölmüştür, sevgilisi de artık yoktur. Çaresizliğin getirdiği bir cinnet anında Petya’yı bulur ve bıçaklayıp öldürür. Artık ne parası, ne kimsesi ne de öngörebildiği bir geleceği vardır. Elindeki tek şey kendine ait olmayan bir telefondur. Fotoğraflarla, videolarla, gizli görevlerle, uzun sohbetlerle, bir ihanet ve bir de aşk hikâyesiyle, yani koskoca bir hayatla dolu bir telefon…
Ilya bu hayata el koyabilir.
Bir başkasının yerine geçmek hiç bu kadar kolay olmamıştı.