“Bir buçuk ay evvel hâkim olarak ayrıldığım bir yerden böyle perîşânlığa mahkûm bir hâlde geçmek ne acıydı. Önden bir Alman nakliye kıtʻası gidiyor, arkadan perîşân kâfilemiz yürüyordu. Yavaş yavaş Şam’ın dış mahallerine geldikçe uzaktan gürültüler, çığlıklar duyuyor, gökyüzünü yer yer kırmızıya boyayan yangınlar görüyorduk. Bir aralık Meydan Mahallesi’nden geçiyorduk. Bu Meydan Mahallesi galibâ Şam’ın en uçarı takımlarının oturduğu bir yerdi. Yakın bir yerde çıkan yangını söndürmek için koşuşan mahalle sakinleri bize şöyle bir yan gözle baktılar, dişlerini gıcırdattılar. O dakikada anlıyordum ki bu şehirde bizim için artık yabancı olmuştur.”
1. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Ordusunda yedek subay olarak görev yapan ve Filistin-Suriye Cephesi’nde savaşırken İngilizlere esir düşen Nurettin Artam, esaret hayatının başında malarya hastalığına yakalanır. Kahire’de bulunan 2 numaralı Abbasiye Hastanesi’nde bir müddet tedavi görüp ardından Mısır’da bulunan Zekazik ve Kuveysna esir kamplarında tutulur ve 1920 yılında Türkiye’ye döner. Yurda dönüşünün üzerinden yaklaşık dört yıl geçtikten sonra 17 Mart - 7 Temmuz 1924 tarihleri arasında Vakit gazetesinde “Mısır Çöllerinde Türk Gençleri” başlığıyla tefrikalar hâlinde esaret hatıralarını yayınlar. Söz konusu hatıraları gün yüzüne çıkarmayı amaçlayan bu eserle Osmanlı Ordusunun umumi harp sırasındaki durumu, muhasım devletlere esir düşen Türk askerlerinin esir kamplarında yaşamış oldukları ahvali okurların dikkatine sunuyoruz.