İnsanlar bir mistiğin bir hayalci, dünyevi meseleler hakkında hiçbir şey bilmeyen, pratik olmayan bir insan olduğunu düşünürler. Fakat ben böyle bir mistiğe sadece yarı mistik derim. Tam anlamıyla mistik olan kişinin dengesi vardır; ruhsal şeylerde olduğu kadar dünyevi konularda da akıllı olmalıdır.
İnsanların bir mistiğin ne olduğuna dair pek çok yanlış anlayışı vardır. Bir falcıya da mistik derler, bir medyuma, bir kahine de mistik derler. Bir mistiğin bu niteliklere sahip olmadığını söylemek istemiyorum, fakat bu nitelikler bir insanı mistik yapmaz. Gerçek bir mistik esinlenmiş bir sanatkâr, mükemmel bir bilim adamı, etkili bir devlet adamı olmalıdır. O da iş, endüstri, toplumsal ve politik yaşam konusunda maddeci zihinli insan kadar nitelik sahibi olmalıdır.
İnsanlar bana, ´Sen bir mistiksin, şuna buna aldırmayacağını sanırdım´ dediklerinde hoşuma gitmiyor. Neden aldırmayayım? Her küçük detaya dikkat ederim, fakat her küçük detay başka hiçbir şeye dikkat etmeyeceğim kadar zihnimi meşgul etmez. Tanrı´nın bilincinde olurken dünyanın bilincinde olmamak gerekmez. İki gözümüzle tek manzara görürüz; onun için her iki yönü de, Tanrıyı da dünyayı da, aynı zamanda net bir görüş olarak görmeliyiz. Bu zordur, ama imkânsız değildir.