Modernite olgusuna ve modernleşme sürecine eleştirel bir dille sahip çıkan bu çalışmada insan doğasının evrenselliği ile Doğu’da ve Batı’da düşünme yetisinin türdeşliği temel alınıyor. Dünyada, kavramsal sistematikleri, yapısal dinamikleri ve meşruiyet temelleri farklı iki ayrı medeniyet bulunduğu tezi reddediliyor. Medeniyetler İttifakı projesi erimeyen bir kardan adam yapma çabasına benzetiliyor. Medeniyet’in tekilliğinin, bütünselliğinin, evrenselli- ğinin altı çiziliyor ve Medeniyet ile kültürlerin bir vahdet-kesret dengesi içinde birbirlerini besleyen mahiyette oldukları kaydediliyor.
Değişim sürecinin özünün; kendi kalarak kendini aşmak olduğu tesbitinden hareketle Türkiye’nin ufkunun Doğu Batı eksenine yayılan engin kültür birikimini kuşatması zorunluluğu vurgulanıyor. Ayrıca, zihinleri “hakikat bilgisiyle değil, bilgi hakikati”yle yönlendiren Modernist Söylem’in entelektüel tahakkümünü inşa eden tarihsici ve göreci yaklaşımı sorgulanıyor. Bu bağlamda, güya Batılı kimliği belirleyen ve tüm zamanların imtiyazlı öznesi kılan; Öznel Felsefe, Greko-Romen Sentezi, Hint-Avrupa kavimleri, Yahudi-Hıristiyan Geleneği, Rönesans, Aydınlanma Düşüncesi, Hümanizm ve Özgürlük kavramlarına yüklü açık-örtük göndermeler irdeleniyor.