Belçikalı tarihçi Henri Pirenne, beşinci ve dokuzuncu yüzyıllar arasındaki klasik dönem Avrupa tarihini incelediği Hazreti Muhammed ve Şarlman adlı eserinde iki önemli sonuca ulaşmıştı: (1) Cermen akınları, ne Antik dünyanın Akdeniz’deki birliğini ne de beşinci yüzyılda varlığını sürdürdüğü haliyle Romen kültürünün gerçekten temel sayılabilecek özelliklerini yok etmişti; (2) Antik gelenekten kopuşun yegâne sebebi, İslam’ın umulmadık bir hızla ilerlemesi olmuştu.
Bu eserin üzerinden Muhammed, Şarlman ve Avrupa’nın Kökenleri’nin yazıldığı tarih itibarıyla elli yıl geçmesine rağmen, hâlâ önemini korumaktadır. Eserin cesur içeriği yer yer topa tutulmuştur ama bu eleştirilerle nadiren bir sonuç alınmıştır. Çünkü o günlere kadar [Pirenne’in tezini çürütecek] kanıtlar yetersiz kalmıştır.
İngiliz arkeologlar Richard Hodges ve David Whitehouse, Muhammed, Şarlman ve Avrupa’nın Kökenleri adlı eserlerinde “Pirenne Tezi” diye bilinegelen bu görüşü, Kuzey Avrupa, Akdeniz ve Batı Asya’da elde edilen arkeolojik bilgiler ışığında gözden geçirmektedirler.
Yazarlar bunu yaparken, Frank Kralı Şarlman’ın devrinde rönesansını yaşayan Karolenj İmparatorluğu’nun kökenlerine dair önemli bir sorunu çözmeye çalışmanın yanı sıra, arkeolojik verilerin neredeyse şaşırtıcı potansiyeline işaret etmektedirler. Çünkü onların deyişiyle, “arkeolojinin asli niteliği ‘yalan söylememesidir’... bilimsel olarak kullanıldığında, politik sistemler kadar maddi kültür hakkında da önemli içgörüler kazandırma potansiyeli vardır.”